30 Mayıs 2012 Çarşamba

İki Kisilik

Herkes gibi masum dogmustu...Kendisini ait hissettigi hayati boyunca donmek istecegini sandigi bir mahallede buyumustu...Ailesi vardi hep onlar gibi olmayi hayal ettigi,arkadaslari vardi omur boyu ayrilmayacagini zannettigi,ilk aski vardi gercekten ask sandigi,evi vardi diger her yerden daha guvende kaldigi...Herkes gibi uyanirdi,yemegini yerdi,okula giderdi,arkadaslariyla eglenirdi,sevgilisiyle aski yasardi,eve donerdi,ailesiyle guveni hissederdi ve uyurdu...O zamanlar tum bunlarin aslinda hayallerinde hic bir ana veya yere ait olmadigindan habersizdi yani herkes gibiydi...Ilk farkindaligini hayali sandigi hayatin ilk adimi olarak gordugu universite icin farkli sehre gitmek zorunda kaldiginda yasadi...Arkadaslarindan vazgecmisti,ilk aski bitmisti,guveni artik ailesi olmadan yasamak zorundaydi ve artik buyudugu evi eski eviydi...Yeni hayati,yeni arkadaslari yeni sevgilisi ve belki de kendisinin insa edecegi bir ailesi olacakti...Artik eskilerin yerine yeniyi koyarak gecen zamana ayak uydurmak zorunda oldugunu anlamaya baslamisti...Bu dongunun yani sahip olunanlarin da bir gun eskiyecegi gerceginin de otesinde asil hissetmek istediginin kaliplarin disina cikmisligin ifadesi olan ozgurluk oldugunu denizle tanisinca anlamisti...Deniz kendisinden baska hic bir seyi gostermiyordu sanki butun duzeni yutmus icinde sakliyordu...Bu duyguyu gercek anlamda sadece denizin oldugu bir dunyada hissedebilecegini anlamaya baslamisti;yani denize denizden bakmak ve ufukta yine denizi gormek olsa olsa ozgurluk olabilirdi...Bunu hissettigi an artik tum yasadiklarinin aslinda yasamak istedikleri olmadigini anladi ve o andan itibaren her seyi geride birakti.Artik yalnizca gercek ozgurlugu hissetmekti tek istedigi...Denizde kaybolan kocaman gemilerden birisiyle o da denizde kaybolabilecegine inandi...Kitalar arasi calisan bir yuk gemisinde ise basladi...Gemiye bindigi ilk gun artik yasamaktaki amacina ulasacagi hissini doruklarda yasiyordu...Gemi tum yasadiklarini geride biraktigini hatirlatircasina denizin sonsuzluguna yol aliyordu ve her sey hatta denizi izledigi kocaman sehri bile kayboluyordu...Zamanin nasil ya da ne kadar gectiginden habersiz denizin sonsuzluguna karismisti..Artik denize denizden bakiyordu ve ufukta sadece deniz vardi...Zaman hizla geciyor,gemi ilerliyor,denizin sonsuzlugu derinlesiyordu...Daha da zaman gecti,gemi ilerledi ve ozgurlugun denizi artik sonsuzlugu da geride birakiyordu...Yeni evler,yeni insanlar,yeni sehirler ufukta beliriyordu...Onlara yaklastikca ozgurlugunden taviz verdigini hissetmeye baslamisti...Bu ozgurlugun de uzerinde bir ozgurlugun varliginin isareti gibiydi...Yaklastikca o evlerde yasayanlardan,o sehirde birlikte olduklari icin mutlu olanlardan olmak istiyordu...Ozguluk sandigi aslinda yalnizlik miydi? Ya da gecmisinin agirligindan vazgectigini sandiginda daha agir bir yukun altina mi girmisti?Yine gemi denizin sonsuzluguna ilerliyordu her sey kuculerek kayboluyordu ama artik denizin sonsuzlugunun da bir yanilgi oldugunu biliyordu:yeni sehirler yeni insanlar yeni evler ufukta belirecekti...Son kez denize denizden bakti ufukta sadece deniz vardi ve sehrini,arkadaslarini,ailesini yani tum yasadiklarini geride biraktigi gibi gemiyi de geride birakti ve denizin her seyi sakladigina inandigi derinliklerine daldi ve artik aslinda ozgurluk olum muydu?...

27 Mayıs 2012 Pazar

Kendini Anlayamayan

Bos bir anin celiskisi:kendimizi mi baskalarini mi anlamaya calismak sonucta yasamayi kolaylastiracak...
Kendimizi anlamayi basardigimizda baskalarinin anlayisina saygi duyarak mi onlari anlayabiliriz yoksa ayni dunyayi ve surecleri paylastigimiz insanlari anlamak kendimizi anlamamizda bize rehber mi olacak...Oncelikle boyle bir sorgulamayi kendimize yapmak icin yolunda gitmeyen durumlarin var oldugu kesindir.Bu kararsizligin cozume yaklastigi bu sorgulamayi kendimize yapma cesaretini bulmamiz sayesinde acikca ortadadir.Ama yanilginin sonuclaridir tum bunlar.Cunku once cevremizi ve iliskide oldugumuz insanlari anlamaya calismakla,tekrarlarinin onlarcasindan sonra duzelmeyen durumun sonucuna katlanmakla yanilgiya dustugumuzu anlariz.Aslolan insanin kendisini anlamaya calismasidir.Insanin gercekten ne istedigini itiraf edebilecegi en dogru kisi kendisidir.Bu itiraf sonrasinda insan istediginin gerceklesmesini saglayacak yoldan asla cikmayacak sonuc olarak kendisine ihanet etmeyecektir...Iliskilerin tum derecelerinde kendisini anlayan ve isteklerini kendisine itiraf eden insan karsisindakinin veya karsisindakilerin yaptiklarina saygi gosterecektir cunku onlarinda kendi isteklerinin kurbanlari olduklarini bilecektir.Bencilligin ve cikarin en kotu anlarda bile yok olmadigi bir dunyada insanlarin baskalarini anlamaya calismalarinin dogruluguna inanmak zor olacaktir.Baskalari icin degil kendi isteklerimiz ve olmasini istediklerimiz icin yasadigimizi kendimize itiraf ettikten sonra herkesin bunu basardigini bilerek karsimizdakilere saygi duyup dunyayi yasanilir kilabiliriz.Kimin umrunda...

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Son Cümle

Asklariyla meshur bir kasabada bir fahiseydi...Geceleri sokaklardaydi ki kullanilmis ve unutulmus bedenini karanlikla ortebilsin...Yaptigindan utanmazdi cunku kimse neden bedenini sattigini bilemezdi...O da tum aska inancini kaybedenler gibi bu kasabaya gelip asik olabilecegini sanmisti ve hikayesi boyle baslamisti..Kasabada yuzlerce ressam vardi...Ressamlar aski arayan kadinlarin portrelerini cizip vitrinlerine koyarlardi...Kasabaya gelen erkekler hayallerindeki kadinlari portrelerde bulduklarinda satin alip onlari bulmaya calisirlardi..Aska inancini kaybetmislerin deneyecegi bir yontemdi ve kasaba asklar kasabasi degilde sanki ikinci el asiklar kasabasiydi...Onun da portresi satin alinmisti ama aylar gecmesine ragmen onu kimse bulmamisti...Sonra yillar da gecti...Artik tum inanci tukendiginde onun gibi inanci tukenmis erkeklerin yok oluslarini tescilledikleri fahise bedenlerinden birisi olmak istedi ve bu sayede portresini alan erkegin umudunun tukenip bir fahiseye ihtiyac duydugunda belki de ona rastlayabilecegi ihtimali de kendisini kandirmasina yarayabilirdi...Bu kasabanin buyusune inanmisti ama simdi kasabanin asalaklarindandi..Ama kimse bilemezdi onun hikayesini o aski bulmak icin fahiseydi...Bir gun artik portresindeki haline benzemeyecek ve fahise olamayacak kadar yaslandigini hissettiginde askin belki de arayarak ya da bekleyerek bulunamayacagi gerceginden baska hic bir sey ogrenemedigini dusundu...Ya da en onemli gercegi de ogrenmismiydi:asksiz da yasanir ve yaslanilirdi...Tum fahiselerin bir hikayesi vardi onunki de buydu...Belki de tum bunlar aska inancini kaybettigi an her seyini kaybettiginin kanitiydi...Belki de tum bu kasabaya gelenler bu gercegi ogrenmeden olmeyenlerdendi...

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Tekerlek

Bir aksam ustu,her seye sirtini donmustu;evine yuzunu.Gunes bile onun ardindan batiyordu.Oylece durusunun ardinda neler sakliyordu ya da saklamiyordu acik acik anlatiyordu.Simdi arkasini ilk kez evine donecekti ama belki bir daha goremeyecekti.Arka bahcesine bir fidan dikmisti:babasi bu fidan evin boyunu gecince annen geri donecek demisti.Simdi fidan evin belki de iki katiydi ama artik babasi da donmeyecekti.Onu vareden tum gecmisini batan gunesin karanligina gomecekti ve yarin baska bir hayatta kimsesiz yuruyecekti.Evine arkasini dondu gun de geceye;karanliga zifiriye.Bir tunel gibi gelecegi sonunda kucuk bir isik:yaklastikca buyuyen buyudukce icine ceken.Simdi o var ettiklerinin gecmislerine gomulmeye hazirlaniyordu:belki bir gun masum bir cocugu kandiracakti babasindan ogrendigi agac hikayesiyle ve o agac babasinin heybetini ona devredecekti.Isik gittikce buyuyordu ama hala yalnizdi kimse gelmemisti ya da kimseye yetisememisti.Hep buyuyen ama hic bir seyi geri getirmeyen agac gibi isikta buyuyordu;gelecegini ona getirmeyecekmiydi.Isiktan gecti gunes sonmeyecek gibiydi.Yalnizlasan yaslilari gordu,kalpsizlesen cocuklari;yok edilen agaclari,betonlasan dunyayi gordu.Elleriyle simsiki gozlerini kapatti geriye dondu ve gecmisini hapseden karanliga kostu.Isiktan kaciyordu ve uyandi.Birden yatagindan kalkti cocugunun yanina gitti uyuyordu,kucagina aldi ve bir daha asla donmeyecegim dedigi semtine buyudugu,dogdugu eve gitti.Cocugu yeni uyaniyordu,elinden tuttu,evin arkasina gectiler,agac hala heybetliydi.Bir balta aldi ve agaci kesti.Cocuk sasirmisti babasini hic boyle gormemisti.Adam dondu cocuguna ve :bir gun benim bir daha asla geriye donmeyecegimi dusundugunde senin icinde birilerinin bir zaman boyle dusunecegini hatirla ve ona gore yasa.Agaclar kadar kok salmis olsakta onlar kadar hatiraya taniklik edemeyecek kadar insaniz.