13 Ocak 2014 Pazartesi

Yerel Zihniyet

Uzun yıllardır ülkemizde hatta dünyanın her yerinde egemen olan zihniyetler azınlık haklarına, yaşam biçimlerine, inançlarına kısacası tüm değerlerine çeşitli yöntemlerle saldırarak sindirme politikaları uyguluyor. Azınlık derken aslında sadece dini ya da etnik olarak algılanmamalı diye düşünüyorum. Farklı düşünmek üzerinden de azınlık olmak mümkündür. Ülkemizde egemen zihniyet çeşitli açılardan tanımlanabilir. En belirgin haliyle din üzerinden oluşturulan bir hakim zihniyet mevcut. Bunu şuan gündemdeki savaşın taraflarının kendilerini ifade ediş biçimlerinden anlayabiliriz. Ülkemizde sindirme politikalarının dini veya etnik tüm örneklerine onlarca yıldır tanık oluyoruz. Halkların değerlerine saldırarak yapılan sindirmelerin en vahşi örnekleri ülkemizde gerçekleşti ve artık bunu inkar edenlerin oranı da gittikçe azalıyor. Sindirme üzerinden yapılan baskıların yıllardır dorukta olduğunu söylemek mümkün fakat kitlesel tepki düzleminde Gezi direnişinde doruğa ulaştığını söylemek doğru olacaktır. Egemen zihniyet dışındaki tüm düşünüş tarzlarına ve yaşam biçimlerine yapılan saldırılara verilen tepkiyi iliklerimize kadar hissetmiştik. Şuan yaşanan savaşın taraflarının neoliberal politikalar ışığında rantı nasıl yaratıp kime dağıttığı ve rezilce yöntemler kullandığını dile getirmenin yanında ülkenin yasama, yürütme ve yargı erklerini kendilerinden farklı olarak değerlendirdikleri tüm kesimleri dönüştürme ya da yok etmek için kullandıklarının ülkedeki tüm duyarlı/duyarsız herkesin farkına vardığı aşikar. 'Özel Yetkili Mahkemeler' de görülen tüm davalarda da bunu görmek mümkündür. Adalet herkes için var ve herkes bir zaman, bir yerde, bir açıdan azınlık olacaktır sözlerini de hatırlatmak istiyorum. Tüm bunlardan kısaca bahsetmemin sebebi önümüzde yapılacak olan seçimlere bağlamak. İlk olarak yerel seçimler uygulanacak, iktidarın kent politikalarını da sindirme politikası diye nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Gezi'de de oluşturulmak/ dayatılmak istenen kent zihniyeti ve kurulumu/ dönüşümü karşısında durulmuştu. Kentsel dönüşüm/ seçkinleştirme(mutenalaştırma)/ mülksüzleştirmeye karşı çıkış açısından da bir bilinç geliştirilmişti. Oluşturulan park meclisleri/ forumların kent hakkı için mücadele ettiklerini de yaşayarak deneyimliyoruz. Gezi'den sonra da bu mücadelenin başarılı kazanımlarına şahit olduk. Tüm bu karşı çıkışların sindirme politikalarının karşısında durduğu tespitini yapmayı önemli buluyorum ve önümüzdeki seçimlerde bu sindirme politikaları karşısında duruş bilincinin halkın oy tercihi açısından belirleyici olduğunu düşünüyorum. Yerelde bu sindirme politikasına karşı politika oluşturan ve bunu kentlerin gerçek sahiplerine anlatan siyasi partilerin ciddi kazanımlar elde edeceğini düşünüyorum. Yerel seçimlerde halkın siyasi tercih açısından da bunu bir kırılma olarak görüyorum. Gezi direnişinden dersimizi aldık diye söylem geliştiren siyasi partilerin de bu dersi özelde bu sindirme politikalarına karşı duruş olarak değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder