20 Temmuz 2013 Cumartesi

Karşılık

İşçi bir babanın okuyan oğluyum. Hayata karşı ilk isyanım babamı kriz bahanesiyle işten atan sermayeye oldu. Şimdi babam emekli olacak fakat çalışmak zorunda. Tüm hafta her gün 12 saat boyunca beni ve kardeşimi okutmak evini geçindirmek için çalışıyor. Demokratikleşen Türkiye'de işçi haklarının nasıl korunduğuna bizzat şahit oluyorum. Neden sokaklardayız neden bu düzene karşıyız diye merak edenlere halkın tüm yaşam alanları ve zamanının nasıl gasp edildiğini göstermek yetmiyor. Hükümet sermaye ve işçiler arasındaki denetimi gerçekleştiren ve işçinin haklarınını koruyan mekanizmayı yani sendikaları işlevsizleştirdi. Aynı durumdan meslek odaları da müzdarip oldu yakın zamanda. İnsanlar sermayenin kar hırsı altında eziliyor. Düzenin mekanizmalarının çalışması için kullanılıyor ve kendi derdinin tüm dünya halklarının derdi olduğunun farkına varamıyor. Zenginin gün geçtikçe zenginleştiğini fakirin ömrünü karnını doyurmak için çalışmakla geçirdiğini görmüyor. Tüm sermaye birikimini kendisinin ürettiğini fakat karşılığını alamadığını, düşünmeye dahi vakti olmadığını anlamak istemiyor. Sırf daha da zenginleşmek için insanların hayatlarını sömüren emperyalist ülkelerin kapısında köle olan devletinin politikaları uğrunda halkın canını dahi alabilecek seviyeye geldiğini içselleştiremiyor. Doğa katlediliyor gelecek nesiller köle olarak doğmaya mahkum ediliyor. Hepimiz işçi cocuğuyuz hepimiz köylü cocuğuyuz hepimiz memur cocuğuyuz. Dertlerimiz ortak,müşterek ilişkilerimiz ve karşı çıkışlarımız var. Sokaklardakiler de evlerindekiler de suçlu olanlar değil. Biz egemenlerin politikalarının çarkları olmaktansa kolektif hareket ederek bu dünyanın tüm kaynaklarından eşit şekilde yararlanabileceğimiz ve adil bir düzen inşa edebilecek güçteyiz. İsteklerimiz ortak sıkıntılarımız ortak çözümümüz için mücadelelerimiz de ortak! Kol kola sonsuzluğa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder