29 Haziran 2012 Cuma

Sıkılınca

Yürüsen koskocaman bir ormanın içine doğru,hayal ettiklerini orada bulacakmış gibi sonunda denize ulaşacakmış gibi yine sıkılırsın.En sevdiğin ülkeye,en sevdiklerinin yanına doğru yürüsen hatta koşsan her şey senin istediğin gibi olsa yine sıkılırsın.Sonbahar olsa,güneş doğmadan önceki o mavinin en güzel tonunu yaşıyor olsan da,yapraklar o en sevdiğin kahverenginin tonuna bürünmüş olsa da,sarhoşluğun en hoş halinde de olsan sıkılırsın.Şimdi hep birlikte en güzel olan şartları belirlesek,en güzel şarkıları dinleyerek,en güzel rüyalarla uykulara dalacak olsak bile sıkılırız.Nereden geldiğini bilmediğimiz bir rüzgar bizi alıp en derinliklerine götürse denizlerin en güzel renklerin büyüsüne kapılsak orada hatta nefes alıyor olsak ve göz yaşlarımız belli olmasa yalnız ağlamaya muhtaç olmasak o masmavinin içinde özlemek bile olmasa yine sıkılırız.Şimdi sıkılırken bu denli bir şarkı çalar bir şeyler canlanır düşlerimizde bilinçsizce gülümseriz ama şarkı biter sıkılırız.Yoğunluktan kaçıp özgür olmaya çabalarken,yalnız kalıp düşünmeye muhtaç oluyoruz.Değerlendiriyoruz,deniyoruz,yaşıyoruz,mutlu oluyoruz,vazgeçiyoruz,çaresiz kalıyoruz ve sonunda yine sıkılıyoruz.Bizim gibi yalnızlara,düşüncelere dalanlara ve kalabalıklardan uzak duranlara rastlıyoruz ve yine de sıkılıyoruz kendimize benzeyenlerin içinde.Şimdi bizi sevenlerle doluyken çevremiz,bizimle olmaya can atarlarken yalnızlıklarında,sevinçleri ellerinde bize koşarlarken biz acımasızca sıkılıyoruz.Manevi hislerimizin karşılıklarını belirlediğimiz bir alan olmadığından görünmez bağları koparırken zalim olabiliyoruz.Maddi paylaşımların anlık mutluluğunu yaşarken oyalanıyoruz.Kötü olup vazgeçince manevi ortaklarımızdan bizi kötülemelerine yarıyor ancak maddi fedakarlıkları...Denizle ateş gibi duygular ve maddeler...İnsan her şeyden herhangi bir zamandan her yer de sıkılır.Bazen vazgeçemez geç kalmıştır bazen vazgeçer erken gitmiştir.Sıkılınca ben de yazdım şarkı dinlerken,neyden bahsettiğimi düşünmeden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder